21 Mayıs 2012 Pazartesi

YARATICI BİZİ İZLERKEN SIKILMIYOR MU?

İnsanoğlu dediğimiz aynı otobüste aynı vapurda aynı metroda ve de aynı güzergahta sabah akşam gidip gelen insan topluluğu..Yollar ve gitmek eylemi ne kadar çekiciyse bunun aynı güzergah ve tüm hafta istemsizce olduğunu düşününce bir okadar sıkıcı. Hayat dediğimiz şey belli bir yaştan sonra işe gitmek ve geri kalan zamanda da yaşamaya çalışmak mı yalnızca. Peki ne için tüketebilmek için mi? Sevdiğimiz müzikler, filmler sevdiğimiz dünya ve hatta aşklarımız hepsi tüketim alışkanlıklarımız.. İnsanoğlu çalışmak ve tüketmek için programlanmış adeta. Kendime ve yaşadığım dünyaya yabancılaşıp uzaktan bakınca aslında hayatımızın "The Truman Show" dan farksız olmadığını görüyorum. Her şey bir bir kurulmuş biz de bu düzeni ince ince işliyoruz. Bir filmin metroda geçen bir sahnesinde normalin dışında giyinmiş bir adam onu süzen takım elbiseli adama "Ben senin köle üniformana bakıyor muyum diyor?" Köle üniformaları giymişiz her birimiz.. Bu sistem öyle bir uyuşturuyor ki uzaklaşıp, bulanıklaşan hayatını netleştirebilmek için uğraşırken bir bakmışsın o hayatını çalmış gitmiş sonra koş ki yakalayasın. Bir uzaklaşıyorum bir en dibine kadar dalıyorum hayatın ellerim bomboş hâlâ. "Yaşım sır verir oldu" zamanlara henüz gelmemiş olsam da bir gün kendi yüzümün de o kalabalığın içinde aynılaşıp seçilemeyeceğini düşünmek beni kaygılandırıyor. O yüzden geçen her saatim daha huzursuz.. Hâl böyleyken asıl merak ettiğim soru şu: Yaratıcı bizi izlerken sıkılmıyor mu?





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder