22 Aralık 2015 Salı

BAZEN

Nasıl ki belli bir yaşa geldikten sonra dünyanın sayılı zenginleri arasına gireceğinize inanmıyorsunuz.
Nobel ödülü alacağınıza.
Oscar ödüllerine koşacağınıza inanmıyorsunuz.
Kansere çare bulacağınıza, dünyanın en güzel şarkısını besteleyebileceğinize nasıl ki inanmıyorsunuz.
Aşk'a da öyle inanmayın.
Nasıl ki tüm bunlara inanmazken gerçekçiyseniz, öyle kalın.
Dünyada milyonlarca insan var ve bazılarınız ruh eşini(!) hiç bir zaman bulamayacak.
Çoğunuz asla sevilmeyecek.
Güvenemeyecek.
Huzur bulamayacak.
Yetinmeyi öğrenecek.
Buna inanın.
Sorgulamanın çare etmediği gerçeklere inanın.
Gerçekler hayal ettiklerinizden daha çok mutluluk getirir.
Bazen.



9 Mayıs 2015 Cumartesi

YAŞ: ÇOCUK

Herkesi mutlu etmeye çalışırken hayat o kadar güzel ki. Birileri için bir şeyler yapmak, dudağının kenarına bir gülücük kondurmak, kalbine bir kere dokunabilmek çok kıymetli.
Bütün bunlara kaptırınca insan kendini huzurlu hisseder. Hep söylenen özlü sözlerdeki gibi oturup bir şeyler beklemek yerine bir şeyler yapıyordur çünkü.
Belki de tüm kırılgan insanların ortak yalanı bu. Saklandıkları maske böyle daha alıcı. Durmadan koşarsan etrafındakilere dikkatli bakamazsın çünkü.
Bir gün olsun yavaşlarsan farkedersin ve düşünürsün ki çok sevdiğin şarkıda dediği gibi ''bana gelince hayat neden masalsız..''

Bu dünyada bütün yetişkinlerin ortak kaderini büyüyüp de dört duvara sıkışınca anlarsın.
Hayal ettiklerinle var edebildiklerin arasındaki farkı sindirebilmekle geçer her günün. 

Sen büyüdükçe aile fertlerin küçülür, bir bakmışsın sen onların derdi için debeleniyorsun.
Dağılıp giderken aklındaki son mutlu kare, aynı sofrada bir kere olsun beraber olabilmek en ulaşılmaz hayalin olur.

Hiç biri yetmez bir de aşık olursun. Aşk seni sarsıp hayatına girdiğinde daha dengeni bile bulamadan yere kapaklanırsın.
Günler, haftaları, ayları kovalarken farkına varırsın. Sen 17 Ağustos depremindeki gibi enkazın altında kalmışsın ama o üzerine çoktan kat çıkmış.
Hala bazen kısık bazen yüksek sesle enkazın altından zavallıca söylenirsin.
Sesimi duyan var mı..

Bütün bu aşamaların en azından birinden bile yara almış tüm insanlar için dilerim ki her zaman mutlu anlar hafızada, kocaman kahkahalarda olsun. Kötü şeyler küçük bir yazı.

21 Ocak 2015 Çarşamba

ANIT İNSAN OLMA EŞİĞİ

Bazı insanlar kimilerinin hayatında bir şehrin simgesi gibidir. Yıllarca o şehre gitmeseler de, önünden geçerken kafalarını kaldırıp bakmasalar da bilirler. O şehrin simgesi oradadır. İzmirliler için Saat Kulesi gibi mesela. Kaçımızın Saat Kulesinin önünde fotoğrafı var? Bir şehrin simgesi gibi davranırlar bazen size. Yeriniz ayrıdır. Hep hatırada, hep olduğu yerde. Arkalarını dönüp gitseler bile bilirler. Şehrin simgesi insan öyle anıt gibi durur olduğu yerde. Hangi rüzgar, hangi sel, hangi deprem yıkabilir ki anıt insanı. Saat Kulesi değil de bir kaldırım taşı olmayı özlersin.